"Kişinin burnunun ucunda olanı görmesi sürekli bir mücadele gerektirir" George Orwell : (Günah Keçisi)

11 Haziran 2021 Cuma

2010 ve 2019'dan, TRT 2 ağına takılananlar için:

 

TRT 2 nostaljiden öteye geçebilecek mi? 
  Sözeri, ilk başta TRT 2’nin geri dönüşünü iktidarın kendisi için mantıklı bir adım olarak görse de açılışın ardından projenin kendisini hayal kırıklığına uğrattığını söylüyor: “Bir nevi kültür-sanat alanında verilen mücadelede halkla ilişkiler faaliyeti, ideolojik araç olarak düşünülmüş olduğunu sanıyorum. Bu anlamda iktidar açısından başarılı bir hamle olduğunu da düşünmüştüm ancak açılış günü izlediklerimden biraz hayal kırıklığına uğradım ve projenin harcanmış olduğu izlenimine kapıldım. Günümüzde kültür-sanatın alıcısı olan kitlenin televizyonla ilişkisinin eskiyle aynı olduğunu söylemek zor.”

  Kolukısa’ya göre TRT 2’nin sorudaki eksiği dolduracak bir içeriğe sahip olup olmadığıysa bambaşka bir tartışma konusu. TRT 2’nin yeniden açılmasıyla ilgili fikirleri ise gayet net; her şey kültürel hegemonya için: “Neden TRT 2 yeniden açıldı meselesi sanıyorum çok açık. Cumhurbaşkanı bir süreden beri kültürel hegemonyayı da ele geçirmek arzusunu dile getiriyor. Belki gündemi saptırmak için yapıyor bunu, belki de gerçekten böyle bir hedefi var. Geçen yıl ilk kez kapılarını açan Yeditepe Bienali de böylesi bir niyetin uzantısıydı örneğin. Ne var ki bu işler o kadar kolay değil bildiğiniz gibi. Kanal açmak yetmez, o kanalı doldurmak, izletmek ve en önemlisi de memleket genelinde kültür ve sanata gerçek bir yatırım yapıp, doğru politikalar belirlemek ve sanatçıların da önünü açmak gerek. Yoksa kanal açsanız neye yarar?”
  Çankaya 1970-1981 yılları arasında TRT’de prodüktör ve program denetim uzmanlığı yapmış. Tecrübelerine de dayanarak, sözlerini TRT 2’nin siyasal tercihlerden uzak ve demokratik bir yayıncılık yapma misyonuna vurgu yaparak bitiriyor: “Bu toplum, 12 Mart’ta ve 12 Eylül’de Ruhi Su, Nazım Hikmet, Yaşar Kemal ve birçok değerli sanat ve kültür adamına ekranlarını ve mikrofonlarını kapatmış olan bir TRT yayın politikasını unutmamıştır. ‘Prime time’ diliminde beğeni düzeyini aşağıya çeken niteliksiz programları izleyenleri eleştirmek, kolaya kaçmaktır. Bu ülkenin insanlarını niteliksiz yayınlara mahkûm eden, tercih edilen yayın politikalarıdır. Bu nedenle, TRT 2 yeniden yayına başlarken, yayın politikasını demokratik, nitelikli ve siyasal tercihlerin belirlemediği bir yayıncılık olarak belirlemeli ve gerçekleştirmelidir.”

  Oral’a göre sanatın solu sağı olmaz, günlük siyasetten uzak bir TRT 2’ye ise hepimizin ihtiyacı var: “Geçenlerde Troya’yı vermişler, çok güzel. Umarım tayt mı giyiyorlar, salaş mı giyiniyorlar diye bakmadan opera, bale, modern dansa dair programlar yapmaya devam ederler. Sanatta sağ-sol tanımıyorum ben; bunun içindeyim maalesef çünkü herkes kendini bir diğerinden ayırıyor ama mesele kültür ve sanat olduğunda kalben bu ayrımı istemiyorum. Bu tür ayrımlar, yollar çizilmesini anlamıyorum ama şimdiye kadar hep bu yapıldı. Ben bir kültür-sanat kanalını izliyorsan oturduğum ve ekrana baktığım yerden bana her yeri göstermesini istiyorum. Günlük siyasetten, politikadan, iktidar ve rant hırslarından (sağ-sol, her kesim için söylüyorum) uzakta sanata bakan ve ona sahip çıkanların kanalı olsun TRT 2. Samimiyetle söylüyorum, buna ihtiyacımız var. Umarım olur.”

                 

TRT de ‘yandaş medya’ya katıldı