"Yalnız sansürcülerin hayal gücünü aşmayan şeyler sansür edilebilir" Andrzej Wajda (Sinema ve Ben)

19 Mart 2025 Çarşamba

2022 Ocak

Değiştirilen gündem, kopartılan dil, sürüp giden aymazlık

Fatih Yaşlı  Sol Haber, 2022

 Sözünü ettiğimiz tepkiyi bağlamına yerleştirmek için iki gün önceye, 24 Ocak gününe gidelim. 24 Ocak gününün Türkiye tarihi açısından özel bir önemi var. 24 Ocak 1980’de açıklanan kararlarla ve hemen arkasından gelen 12 Eylül darbesiyle Türkiye ekonomisi neoliberalizme açıldı, “gülme sırası” patronlara geldi ve Türk-İslam sentezi de devletin asli ideolojisi oldu. Bugün biz neoliberalizmin ve Türk-İslam sentezinin iktidardaki birlikteliğinin sonuçlarını yaşıyoruz, yani bugün Türkiye’de günlerden hala 24 Ocak, hala 12 Eylül.

 Sezen Aksu’nun ve muhalifliği Aksu’ya benzeyenlerin 12 Eylül 2010’daki referandumda “evet” demeleri, hem 12 Eylül’ü bir sermaye darbesi olarak görmemelerinden hem de Türk-İslam sentezine ve İslamcılığa dair bir dertleri olmamasından kaynaklanıyordu. Onlar, 90’lar karanlığının asıl faillerini de, AKP’yi iktidara TÜSİAD’ın, NATO’cu generallerin ve başta Fethullahçılar olmak üzere tarikat ve cemaatlerin getirdiğini de, AKP’nin demokratikleşme gibi bir gündeminin olmadığını da, Cumhuriyet’le olan hesaplaşmasını da, yeni bir rejim inşa ettiğini de görmediler, görmek istemediler. Merkez-çevre, elitler-dindarlar, vesayetçiler-demokratlar gibi sahte ikiliklerle AKP’nin ve Fethullahçıların peşine takıldılar.