Savcı Doğan Öz’ü anmak...
Coetzee’nin “Yargıç”ı gibi Öz de iktidarın değerlerine göre masanın diğer tarafındadır artık. Görev yaptığı her yerde faşistlerin, ağaların, gericilerin tepkisi nedeniyle oradan oraya sürülen Doğan Öz’ün son durağı Ankara olur. 1977’de Ankara’ya atandığında dönemin siyasi cinayetleri nedeniyle ülkenin darbe ortamına sürüklendiğini fark eder ve bu kez de o yıllarda herkesin adını anmaya korktuğu kontrgerillayı araştırmaya koyulur. Bu konuda hazırladığı iki sayfalık raporla, “arı kovanına çomak sokar.”
Bu sıralarda, Levent Özyörük isimli solcu bir öğrenci öldürülür. Katillerin, Site Yurdu’na kaçtıkları yönündeki istihbarat üzerine polisin engelleme çabasına rağmen yurdu aratır ve olayda kullanılan silahı bulur. Bu olay, bardağı taşıran son damladır. Mecliste MHP milletvekilleri Doğan Öz’ü suçlayan konuşmalar yapar. Artık istenmeyen, ortadan kaldırılması gereken bir savcıdır. Sürekli tehdit alır.
Ve 24 Mart 1978 Cuma sabahı, eşi ve üç çocuğuyla vedalaşıp işine gitmek üzere beyaz Anadolusuna bindiği sırada bir katilin silahından çıkan kurşunlarla katledilir.
Dosya, 1 Nolu Ankara Askeri Mahkemesine son kez döndüğünde, mahkeme; İbrahim Çiftçi’nin Doğan Öz’ü taammüden öldürdüğünün kendilerince sabit görülmesine karşın, Askeri Yargıtay Daireler Kurulu kararının bağlayıcılığı nedeniyle beraat kararı vermek zorunda kaldıklarını açıklar.2 Karar o kadar akıldışıdır ki Çiftçi bile inanamaz buna. “Hayır, beni öldüreceksiniz. Çıkmıyorum.” der. Sonrası daha da ibretliktir. İbrahim Çiftçi tahliye olur olmaz İLKSAN’a müdür olur. Ardından devletten ihaleler alan muteber bir iş adamına dönüşür. 1997’de MHP Genel Başkanlığına aday; sonrasında da MHP MYK üyesi ve milletvekili adayı olur.
Prof. Dr. Okan Toygar Cumhuriyet