"Yalnız sansürcülerin hayal gücünü aşmayan şeyler sansür edilebilir" Andrzej Wajda (Sinema ve Ben)

17 Kasım 2025 Pazartesi

Emrediyorum

  

Emrediyorum barışın

MUHABBETLER GIRLA

Bir yandan da birbirlerine “aba altından sopa göstermeye, “şu olmazsa, bu yapılmazsa güçlerimi salarım üstünüze” demeye devam ediyorlar. Kendi güçlerine ne kadar güveniyorlarsa birbirlerine de o kadar güvenmiyorlar galiba. Bir yıldır öldürtmeye ara verdiler, sadece konuşuyorlar, sembolik jestler yapıyorlar, tatlı sözlerle birbirlerinin gururunu okşuyorlar. Birbirlerine hiç güvenmediklerinin en güçlü kanıtı birbirlerini güzellemelerindeki ölçüsüzlükleri. Kurucu önder, bilge, devlet terbiyesi, devlet adamı, zarafet, kibarlık, karşılıklı davetler, ulaklarla gönderilen selam ve muhabbetler gırla gidiyor.

           

NİYE KIRDIRDINIZ?

“İyi ama sen demiyor muydun, o senin düşmanın, git öldür diye; madem kardeştik bize niye birbirimizi öldürttün?” Madem konuşarak da çözülebilirdi, niye birbirimize kırdırdınız bizi?

Güney Afrika’da uygulanan “hakikat komisyonları”, “apartheid rejiminin” zalimliklerine maruz kalanlarda daha da derin yaralar açtı. Hakikat komisyonlarında teröre maruz kalanlar işkencecilerinin önünde “kendilerine yapılanları” anlatıyorlardı. Bu anlatıların işkencecileri pek etkilemediği, tersine anlatanı daha da örselediği görüldü.

Birbirine düşman edilenlerin barışabilmesinin yolu, saldırtılanların başlarına gelenleri anlatmalarıyla değil saldırtanların “suçlarını itiraf etmeleriyle ve bedelini ödemeleriyle” mümkün olabilir. Bu itiraf da “emir kuluydum, emredildi yaptım” falan demekle bitmez. Emir kulları değil, emredenler bu suçu neden ve nasıl işlediklerini, başka yollar mümkünken neden terörü seçtiklerini itiraf etmeliler ve bedelini ödemeliler.

Güzellemeye değil, affedilmeye ihtiyaçları var ve affetmemizi bize emretmemeliler, hak etmeliler. “Biz” zaten öldürmek istemiyorduk ki…     

 SELÇUK CANDANSAYAR     Birgün