"Yalnız sansürcülerin hayal gücünü aşmayan şeyler sansür edilebilir" Andrzej Wajda (Sinema ve Ben)

28 Ekim 2025 Salı

Zonguldak

 

PROGRAM:

 

Zonguldak

 

Fotoğraf/Film Haftası Otobüs filmiyle başlıyor!

Zonguldak Sergi Odası, Zonguldak Kömür Havzası Maden İşçilerinin büyük grevinin 35. yılı nedeniyle yeni bir program hazırladı.

26'ıncı yılına giren Sergi Odası, bu yılın Kasım ve Aralık aylarında Fotoğraf/Film Haftası'nın ikincisini başlatıyor.
 
Hafta boyunca fotoğraf sergi ve gösterileri, dergi/gazete/afiş gibi basılı malzemelerden oluşan arşiv sergisi düzenlenecek. Almanya'ya göçü konu alan bölümde Yönetmen Fatih Akın'ın filmleri gösterilecek.

Hafta 4 Kasım Salı günü Tunç Okan'ın OTOBÜS filmi ile başlayacak. 6 Kasım Perşembe Fatih Akın'ın SOUL KITCHEN, 8 Kasım Cumartesi ALMANYA'YA HOŞ GELDİNİZ, 11 Kasım Salı günü Ahmet Uluçay'ın KARPUZ KABUĞUNDAN GEMİLER YAPMAK filmi Sergi Odası'nın büyük perdesinde olacak. 

İki yıl önce yitirdiğimiz Ressam Orhan Taylan, 'Atölyesinde Orhan Taylan' belgeseli ve 2021 yılında yitirdiğimiz Nevzat Çakır fotoğraflarını topladığı 'Sokağın Adı Fotoğraf' DVD'si ile anımsanacak. Alaattin Kara, Tankut Öktem'in eseri Zonguldak Madenci Anıtını konu alan anlatımını gerçekleştirecek. 

30 Kasım 1990 tarihinde Genel Maden İş Sendikasında (GMİS) örgütlü olan maden işçileri greve çıkmıştı.
Bu yılın programı Zonguldak Madenci Anıtının Heykeltıraşı Tankut Öktem'e ve yakın tarihte hayata veda eden Fotoğrafçı Sebastião Salgado'nun ansına adandı.
İlki geçen yıl gerçekleşen etkinlik, Britanya (İngiltere) kömür işçilerinin 84/85 uzun grevinin 40'ıncı, Zonguldak (Türkiye) Kömür Havzası maden işçilerinin 90/91 uzun grevinin 34. yılı nedeniyle hazırlanmıştı. Program, kömür işçilerinin yazarı İrfan Yalçın ve maden işçilerinin naif bir dostu olarak anılan ressam Nedim Günsür'un anısına adanmıştı. 

İletişim: Sergi Odası > 67sergi@gmail.com > +90 0552 3313847

https://67foto-film.blogspot.com/ 

 

Canınız neresinden acıyorsa,

Bazen tek parmak, bazen tek yürek!
Muhaliflerini cezaevine atan bir rejim, bir cezaevi firarisinin mühendis bir genç ile bir askeri öldürmesini engelleyemez mesela. Mesela, bir çocuğu öldüren ve sırıtarak zafer pozu verenlerin yarısı cezadan kurtulabilir. İşyerinde kolayca ölürsün, kaza denir. Sokakta kolayca öldürülürsün, arızi sayılır. Gencecik umutsuzluklarla intihara sürüklenirsin, basıp geçerler. Tacize, tecavüze uğrarsın, tahrike, rızaya bakıp suçlu bile çıkarırlar. Emekli olarak sürünürsün, sistemin başındaki adam seni bir türlü ölmemekle suçlar. Sorumluluk üstlenmeden, her zaman suçlu arar bu tür rejimler.

O yüzden, bazen o “tek parmak” bir dönüm noktasıdır. Bazen on parmak. Bazen bir el, bazen el ele vermek. Bazen bir yürek, bazen “tek yürek!” Canınız neresinden acıyorsa, canı acıyan başkalarını da görerek.
 Umur Talu   T24

 

27 Ekim 2025 Pazartesi

“süreç olarak faşizm”

 
Teknoloji, oligarşisi ve faşizm

Dijital çağın sermayesi artık üretkenlikten çok erişim ve ranttan besleniyor. Veri sahipliği, fikri mülkiyet, ağ etkileri... Hepsi emeğin değil, davranışın, zamanın, hatta duygunun, dikkatin denetimini hedefliyor. Bu model, salt ürünlerin değil, davranışların da metalaşmasını gerektiriyor.

Burada, “iktidardaki faşizmin” arkasındaki sınıf dinamikleri yeniden görünür hale geliyor. Klasik faşizm, sermayenin en gerici kesiminin toplumsal krizi yönetmek için faşizmi kabullendiği bir andı. Bugün yaşanan da farklı bir biçimde aynı yönelimin dijitalleşmiş hali. Paramiliter kitle denetiminin yerini algoritmik kitle mühendisliği aldı. Şiddet ve zorlama, propaganda ve gözetimle birleşti. Ancak paramiliter sokak şiddetinin, yasa tanımazlığın geri gelmeye başladığı da görülüyor. Devlet denetiminden, kamusal düzenlemelerden, sendikal örgütlenmeden rahatsız olan teknoloji oligarşisi, kendi “serbestlik” anlayışını korumak için faşist harekete yöneliyor.
Ancak sorun yalnızca otoriterlik değil. Faşizm, tarihsel olarak hep bir “oluş-süreç” halidir. Önce kültürel ortam doğar, sonra kadrolar, örgütler, hareket şekillenir, ardından kadrolar ve örgüt devlet aygıtına erişir ve en sonunda büyük sermayenin güvenini kazanır. Bu evreler birbirini izleyerek faşizmin olgun biçimini yaratır.  
 Benim Yeni Faşizm kitabında önerdiğim gibi, bu olguyu “süreç olarak faşizm” biçiminde düşünmek, onu yalnızca geçmişin bir rejimi olarak değil, bugünün (“kontrol toplumunun”, Gilles Deleuze) içinden büyüyen, yalnızca sokakta ya da devlette değil, işyerinde, platformda, algoritmanın sessiz disiplininde yeniden biçimlenen bir reaksiyon olarak anlamaya yardımcı olur.
 Ergin Yıldızoğlu  Cumhuriyet

24 Ekim 2025 Cuma

basın açıklaması

Gazeteci Hakan Tosun cinayeti: Tanık olarak dinlenen kişi saldırıda yer almış 
İstanbul-Esenyurt’ta sokak ortasında saldırıya uğrayıp yaşamını yitiren gazeteci Hakan Tosun’un avukatları Beyoğlu’ndaki Karşı Sanat’ta basın açıklaması düzenledi.

 

Film

 

21 Ekim 2025 Salı

Oysa başarı, bir kentin bir caddesini değil,

Bakan Kurum Hatay videosu paylaştı, Can Atalay Silivri'den çağrı yaptı: Dronu biraz daha yükseğe kaldırın 

Fakat bu parlak sahnenin ardında, hâlâ bitmeyen bir yaşam mücadelesinin sessiz çığlığı duyuluyor.

Hataylılar, videoda gösterilen caddenin ötesinde başka bir hayat yaşıyor. Tozun, gürültünün, eksik altyapının içinde… Hâlâ konteynerlerde yaşamını sürdüren binlerce aile, çocuklar şantiyelerin arasından geçerek okula gidiyor. Hava kirli, yollar dar, trafik sıkışık. TOKİ inşaatları yıllardır 'tamamlanmak üzere' ama hâlâ birçoğu teslim edilmedi. Hatay’da hayat, süslenmiş bir sahne değil; hâlâ tam ortasında durulan bir enkazdan ibaret.

Hani '2025’te herkes evinde olacaktı'? Hani IBAN’larla toplanan yardımlar? Hani 'yaralar sarılacaktı'? Hatay’ın sokakları karanlıkta, ama yalnızca dronun gösterdiği sokak projektörlerin altında parlıyor.

Sayın Bakan’ın paylaştığı video, bir başarı hikâyesi olarak sunuluyor. Oysa başarı, bir kentin bir caddesini değil, tüm insanlarını ayağa kaldırabilmektir.


      

SÖZCÜ GAZETESİ:

 

Hakan Tosun cinayetinde 3. kişi kim? 'Bizimkiler halletti' detayı!

 'EMNİYET KATİLLERE BİLGİ VERİYOR'

Abimin o sokakta bir işi yoktu; annem yeni taşındığı için iki hafta önce gelmişti. “Her gün buradaydı” diyebilecek kimse yok. Planlı bir öldürme ihtimali aklımdan çıkmıyor. Abimin yaptığı haberlerden rahatsız olmuş olabilirler mi? Kimliğinin ortadan kaldırılması, gazeteci olduğunun anlaşılmaması için mi uğraşıldı? Karşı tarafın dillerine doladığı Ağrı’daki altın madenleri gibi laflar da bu kuşkuları büyütüyor. Bu ailenin kim olduğunu ve bağlantılarını bilmek istiyorum. 'Biz her şeyi biliyoruz. Her bir bilgi bize geliyor' diyorlarmış. Bize gelmedi o bilgi. Katillere bilgi veriyor emniyet. Bize bilgi vermiyor. Bir kere daha bir bilgilendirme, bir hiç, hiçbir şey almadık. Bir baş sağlığı bile almadık. Demek ki o aileden korkan bir güç var.

O öyle bir güçlü bir aile ki emniyet mensupları bu aileden korkuyor. Bu kadar ciddi bir durum var ortada. İçişleri Bakanlığı, Emniyet Müdürlüğü, valilik bu aileden korkuyor. Ben bunu anlıyorum. Demek ki ailenin dediği gibi Hakan Tosun bunu hak ediyordu ve cezası kesildi.

 'SİZ DEVLET MİSİNİZ?'

Ama herkes buna kayıtsız kalıyor. O insanın oğlu, çocukları orada adam öldürüyorlar ve ertesi gün dükkânını açıp mahalleliyi, abimi kötülüyor. Hak etti ve biz hak ettiğini yaptık. Çeteler mi insanların hak ettiklerini yapacak, cezasını kesecek? Neyi hak etmiş? Neyi biliyorsunuz? Demek ki Hakan Tosun'la ilgili bildiğiniz bir şeyler var. Ortaya çıkarın o zaman. Siz devlet misiniz, adalet misiniz, yargı mısınız, hâkim misiniz, savcı mısınız? Bunun hükmünü veriyorsunuz. Siz kimsiniz? Ben soruyorum ilk günden beri bu insanlar kim? Benim başım sıkıştığında o insanları mı arayacağım? Onlar mı koruyacak bizi? Artık böyle mi? Benim bildiğim bir devletin polisi yok mu? Devlet yok mu?    

                         

20 Ekim 2025 Pazartesi

20 Ekim 2010 tarihinde kurulan...


20 Ekim 2010 tarihinde kurulan Zonguldak Fotoğraf Derneği (ZFD), geçen 15 yıl boyunca fotoğraf sanatını kentimizde yaygınlaştırmak, paylaşmak ve geliştirmek adına büyük bir özveriyle çalıştı.

Bugüne dek 24 temel fotoğraf semineri, onlarca fotoğraf gezisi, kişisel ve karma üye sergileri düzenleyerek sayısız fotoğrafçının yolculuğuna eşlik etti.

ZFD, sadece üyelerinin değil, tüm Zonguldaklı fotoğrafseverlerin bilgi ve deneyimlerini artırmak için ülkemizin önde gelen sanatçılarını ağırladı; söyleşi, sunum ve atölye etkinlikleriyle fotoğraf kültürüne önemli katkılar sundu.

Ayrıca, fotomaraton dâhil olmak üzere üç ulusal çapta yarışma düzenleyerek fotoğraf sanatını ulusal ölçekte de görünür kıldı.

Akinan’ın iddialarına uyumlu şekilde,

 

Hakan Tosun cinayetinin gösterdiği

Cinayete ilişkin kamera görüntülerinde, Tosun’un kaldırımda oturduğu sırada motosikletten inen iki kişi tarafından darp edildiği görülüyor. Bu görüntüler gazetecinin, yere düştükten sonra da tekmelendiğini belgeliyor. Ancak yine de kayıtlar eksik ve yetersiz. Halk TV muhabiri Umut Taştan, cinayeti en iyi gören işyeri kamerasının görüntülerinin saldırıdan kısa süre sonra saldırganların yakınlarınca alındığını ortaya çıkardı. Umut Taştan bu önemli haberi nedeniyle tehdit edildi.

Ardından gazeteci Serdar Akinan çarpıcı bir iddiayı gündeme getirdi. Akinan, sosyal medya paylaşımlarında olayı en net gören kameraya ait görüntülerin, “saldırganların ailesi tarafından kurgulanarak medyaya sızdırıldığını ve bunun emniyet kanalıyla gerçekleştirildiğini” öne sürdü.  Akinan ayrıca, Tosun’un gazeteci olması ve tepkilerin büyümesiyle, polisin saldırganların aile büyükleriyle bir ocakbaşında buluştuğunu, “olay büyüdü, gençleri alalım” diyerek faalleri ifadeye çağırdığını iddia etti.

Akinan’ın iddialarına uyumlu şekilde, Evrensel’den Eylem Nazlıer’in haberine göre de polis, yaşları 18 ve 24 olan iki faili tespit etmesine rağmen gözaltına almak yerine telefonla arayıp ifade vermeye çağırdı. Polislerin aramasından yaklaşık 6 saat sonra failler kendi avukatlarıyla karakola giderek ifade verdi.  Saldırganlardan biri ifadesinde, “Polisler beni 11 Ekim ikindi saatlerinde aradı. Polis merkezine çağırdılar, bana olay hakkında bilgi verdiler. Ben de polis merkezine kendim geldim” dedi.


Öte yandan Hakan Tosun’un kız kardeşi Öznur Tosun, hastane önünde yaptığı açıklamada 27 saat boyunca neden haber verilmediğini, neden parmak izi ve yüz tanıma gibi prosedürlerin işletilmediğini sordu. Ailenin avukatı Hakan Bozyurt da iki tutuklamaya rağmen eksikliklerin altını çizdi. Gerek görüntülerde gerekse de farklı deliller ve tanık ifadelerinde eksiklikler olduğunu belirten Av. Bozyurt, Tosun’un metrobüs görüntülerinin dosyada olmadığını kaydederek kamuoyuna delil paylaşımı çağrıısında bulundu. 

 Berkant Gültekin   Birgün

                          

 

  Hakan Tosun neden öldürüldü? Fatih Polat   Evrensel


16 Ekim 2025 Perşembe

Veda:

 

NE ÇOK ÖL(DÜRÜL)DÜK
DAHA YAŞANILIR BİR DÜNYA İÇİN
Belgesel sinemacı, bağımsız gazeteci, yaşam savunucusu, ekoloji savaşçısı, dostumuz HAKAN TOSUN’u katlettiler.
İstanbul - Esenyurt’ta kimin, ne amaçla yaptığı açıklığa kavuşmayan ama yapılma biçimi ve sonrasında yaşananlarla kuşkuları tırmandıran bir saldırıda yaralanan, 24 saat boyunca kendisinden haber alınamayan, yol kenarında baygın vaziyette bulunan dostumuz verdiği yaşam mücadelesini kaybetti.
Basına kimin tarafından verildiği belli olmayan görüntüler servis edildi, olay yerindeki güvenlik kameralarının görüntüleri polis tarafından izlendi ama el konulmadı; bu görüntüler gözaltına alınan iki kişinin yakınları tarafından “gasp edildi. Karanlık cinayet daha da karanlığa sürüklendi. Nedenleri bilmiyoruz ama tahmin edebiliyoruz.
Hakan Türkiye’nin dört bir yanında yaşamı hiçe sayan kentsel dönüşüm politikalarına, sermayedarlara değil tüm kamuya ait olan doğal sermayelerimizi acımasızca sömüren HES’lere, vahşi madencilik ve enerji politikalarına, ekolojik kırımlara karşı direnenlerin yanındaydı, bu direnişleri belgeliyordu.
Her yerdeydi... Büyük Anadolu Yürüyüşü’nün sesiydi, gözüydü, kulağıydı. Gezi Parkında yakılan çadırları onu kamerası belgelemişti. Soma’daydı, Sinop’taydı, Akkuyu’daydı, Değirmenözü’ndeydi, Kumluca’daydı, Validebağ’daydı, Hatay’daydı, Karaburun’daydı. Suyun, zeytinin, her türlü canlının yanındaydı. Yaşam neredeyse orayı savunuyor, belgeliyor, bugüne gösterirken yarına önemli belgeler bırakıyordu. “Çekme lan!” diye bağıran, tehdit edenlere rağmen ÇEKTİ!
O bir yaşam savunucusuydu. Canı pahasına savundu, yaşansın, yaşatılsın istiyordu. Yaşatmadılar!
HAKAN TOSUN’un anısı önünde saygıyla eğiliyor;
DAHA YAŞANILIR BİR DÜNYA İÇİN
DİMDİK DURACAĞIMIZA SÖZ VERİYORUZ
BSB Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği
(BELGESEL SİNEMACILAR BİRLİĞİ)

Not: Fotoğrafın kaynağı bilgisine ulaşamadığımızdan belirtemedik. Anlayışınızı rica ederiz.    
(facebook)  
                                  

15 Ekim 2025 Çarşamba

Nurtepe /



 

Tiyatro

Pulitzer Ödülü almış, başyapıt olarak kabul edilen Satıcının Ölümü adlı oyunu, başarılı olmadan insana yaşama hakkı tanımayan Amerika Birleşik Devletleri'ndeki acımasız kapitalist düzenin güçlü bir eleştirisidir. Oyun, ülkedeki bu yarışma düzeninde yarışmaya ayak uyduramayan, yanılsamalar içinde kendini aldatan yaşlı bir satıcının, düzenin insani olmayan, kaskatı sert koşulları ve toplumun sahte değerleri karşısında, ailesi için kendini kurban edişinin, trajik öyküsünü anlatır.

 

14 Ekim 2025 Salı

Hakan

Gazeteci Hakan Tosun cinayeti: 'Saldırganın ailesi kamera kayıtlarına el koydu'

 

'Polis sorarsa söylersin, bizden alırlar' 
Saldırganın ailesi, esnafa polisin tekrar gelmesi durumunda "Görüntülerin bizde olduğunu söylersin, bizden alırlar" şeklinde bir ifadede bulundu. Daha sonra kamerasını geri almak için ailenin dükkânına giden esnaf, saldırıyı gerçekleştiren kişinin babasıyla karşılaştı. Babanın, "Bir tokat atmış, bu yüzden benim çocuğumu aldılar. Biz de kendimizi aklamaya çalışıyoruz" dediğini aktardı.

                          

‘gizli’ olmasa bile

 

Pentagon'dan basın kuralları: AP, CNN ve NYT dahil bazı kurumlar belgeyi imzalamadı

Halihazırda akredite olan basın mensupları Bakanlığa girebilmek için belirli bilgileri yayınlamamayı kabul ettiklerine ilişkin belge imzalamak zorunda.

Söz konusu bilgiler ‘gizli’ olmasa bile basın mensuplarının bunları yayınlamak için bir yetkilinin onayına ihtiyacı olacak.

Pentagon, medya kuruluşlarından belgeyi bugün yerel saatle 17:00’ye kadar imzalamaları istendi, imzalamayanlarınsa 24 saatte basın kartlarını iade etmesi gerekiyor.

              

“Çekme lan!” diye diye,


Olayın devamını arşiv haberimizden aktaralım: “Kasımlar Barajı ve HES projesinin şantiyesinin bulunduğu alandaki tahribatı görmek ve basın açıklaması yapmak isteyen grubu şantiye çalışanları engel olmak istedi. Bu sırada HES bir HES çalışanı ‘Çekme lan’ diye bağırarak görüntü almaya çalışan belgesel ekibi ile Yaşam ve Dayanışma Yolcularına saldırdı. Saldırgan HES çalışanını güçlükle sakinleştirdikten sonra basın açıklaması yapan ve bölgeden ayrılan grup Kumluca’ya doğru yola devam etti. ” https://acikgazete.com/.../yusuf.../belgeselde-direnis-var/ 
Türkiye’de yıkıcı politikaların doruğa çıktığı bir dönemde, Torosların koynundaki bir dağ köyünde yaşamı tümden değiştiren projeye karşı halkın tepkisini kayıt altına almaya çalışan kameraya “Çekme lan!” diye bağıran o ses, aslında uzunca bir süredir Türkiye’de işini yapmaya çalışan gazeteci, televizyoncu ve belgeselcilerin nasıl bir iklimde yaşadığının özeti.  

“Çekme lan!” diye diye, cebren ve hileyle, hukuku, bilimi ve insanlığın binlerce yılda ürettiği tüm ahlaki değerleri dolanarak ülkeye çektirilen yıkımın faturasını hep birlikte ağır biçimde ödüyoruz.  
Çekme lan diye diye suyumuz bitti. Çekme lan diye diye zeytinliklerimiz, ormanlarımız, dağlarımız bitti. Çekme lan diye diye kentlerimiz yaşanmaz hale geldi, denizlerimiz kusmaya, balıklarımız küsmeye, göllerimiz çölleşmeye başladı. Bu ülke daha çok çekmesin diye elinde kamera dağ yamaç dolaşıp yıkımı ‘çekerek’ kayıt altına alanlara karşı yürütülen düşmanlığın, aslında tüm yaşama karşı sinsice yürütülen bir düşmanlık olduğunu anladıklarında çok geç olacak.  
Yusuf Yavuz (facebook)

13 Ekim 2025 Pazartesi

‘Neden parmak izi okutulmadı?’


 Gazeteci Hakan Tosun'a beyin ölümü tanısı kondu

‘Neden parmak izi okutulmadı?’

* İki kişinin tutuklandığı gibi bir söylem var. Biz aile olarak bu soruşturmadan hiçbir bilgi almadık. Bize hiçbir bilgi gönderilmedi. Burada binlerce belki 50’den fazla olan sivil polislerimiz… Biz burada karıncayı bile incitmeyen Hakan Tosun için buradayız.

* Şunu söylemek istiyorum: Hakan Tosun sokakta ambulansla gelip hastaneye kaldırıldığında 27 saat boyunca neden ailesine haber verilmedi? O kimliksiz bir vatandaş değil. Neden parmak izi okutulmadı? Neden yüz taraması yapılmadı?

* Ben hastane yönetimine de sesleniyorum. 27 saat siz belki de abime hiçbir işlem yapmadınız. Bunu bana birisi ispatlasın. Polis, neden aileye bilgi vermedi? O kimliksiz, sahipsiz değildi. Ben karakola gidip kayıp ilanında bulunduğumda neden bana kimse hastanede olduğunu söylemedi. Çünkü kimliksizdi. Bunu birisi bana açıklasın.

* ‘İki kişi tutuklandı…’ Hayır, bana böyle bir bilgi gelmedi. Kimi korumak istiyorsunuz siz? Bu insan buraya kimliksiz yatırılacaktı ve biz bulmamış olsaydık belki de kaybolacaktı. Şu anki durumunun ne olduğunu bilmiyorum çünkü inanmıyorum, çünkü 24 kritik saatte ne yapıldığı hakkında bilgim yok.  

‘Neden olay kamuoyuna girdiğinde servis yoğun bakıma çıkartıldı?

* Biz buraya geldiğimizde acil yoğun bakım ünitesinden 27 saat bekletilen hakan tosun neden pazar günü üç saat sonra, bu olay kamuoyuna girdiğinde servis yoğun bakımına çıkartıldı? Ben vatandaşım. O da karıncayı bile incitmeyen, bir tane bile sabıka kaydı olmayan bir vatandaştı. Ne istiyorsunuz? Kimi koruyorsunuz? Bunu yapanların arkasında kim var? Kimi örtmek istiyorsunuz?

“Hakan Tosun hastaneye kaldırıldığında 27 saat boyunca neden ailesine haber verilmedi.

‘Karakaya direnişini takip ediyordu’

Gazeteci Mehveş Evin de Tosun’la ilgili X’te şunları yazmıştı:

* Gazeteci, doğa aktivisti Hakan Tosun yolda darp edilmiş halde bulundu. Beyin kanaması nedeniyle yoğun bakımda olduğu haberini aldık. Hakan’ın son tweetleri Hatay’daki kamulaştırma üzerine. Bir an evvel bu karanlık saldırının failleri bulunmalı!!!

* Saldırıya uğrayan ve ağır yaralanan gazeteci Hakan Tosun Karakaya direnişini de takip ediyordu.

Çorum Sungurlu’daki Karakaya köyündeki vatandaşlar, köye taş ocağı yapılmaması için direniyordu.

                               

İngiltere

2025  Belgesel
BRİTANYA
TAŞ KÖMÜRÜ MADEN İŞÇİLERİNİN
1984-85 Uzun Grevinde Kadınlar

 

12 Ekim 2025 Pazar

Kapanış 19 Ekim

Zonguldak Belediyesi Kültür Merkezi (BKM) Galerisi, sinema tarihine yolculuk yaptıracak özel bir sergiye ev sahipliği yapacak. Ressam Hayriye Sevimli’nin dördüncü kişisel sergisi olan “Yağlı Boya Film Afişleri Sergisi”, 13 Ekim Pazartesi günü sanatseverlerin ziyaretine açılacak.

Sergide, sinema tarihine damga vurmuş yerli ve yabancı filmlerin afişleri yağlı boya tekniğiyle yeniden yorumlandı. “Selvi Boylum Al Yazmalım”, “Joker”, “Casablanca”, “Cabaret”, “Piyanist”, “Yol”, “Charlie Chaplin”, “Leon” ve “The Bodyguard” gibi kült yapımların afişleri, sanatseverleri nostaljik bir yolculuğa çıkaracak.

2025 Ekim

Militarizme feminist açıdan bakmak
Muzlar, Plajlar ve Üsler, Latin Amerika’da Askeri Diktatörlük ve Kadın, Manevralar adlı kitaplarıyla Türkiye’de de tanınan ABD’li feminist yazar Cynthia Enloe’nin Büyük Hamle Savaş ve Patriyarka: Teşhir ve Meydan Okuma adlı kitabı Güldünya Yayınları’ndan çıktı.

 

DİREN HAKAN! UMUDUM BÜYÜK!

Bir başka Hakan'ımızın cenazesinden dönerken gece yarısı öğrendim Hakan'ın kayıp olduğunu. Oysa kaç gece direndik karanlığa birlikte. Gezi'den Validebağ'a Kazdağları'na Yırca'ya Çaldağı'na kesilen ağaçlara tahrip edilen doğaya yok edilen kaynaklarımıza tanıklık ettik beraber. Birlikte umut olduk, kaç çadır kurduk, topladık, kaç gün aç kaldık susuz kaldık, birlikte gaz yedik, plastik mermi yedik, paramız bitti , ulaşım bulamadık, sesimizi duyurmak için kaç kilometre yol yürüdük bilmem. En son 27 temmuz 2023'te Akbelen'de beraberdik. 1 aya yakın zamandır ormanın içinde direnişe tanıklık ediyordu. Yıkanamamıştı o yaz sıcağında. Taşıma suyuyla döktük başına kıvırcık saçlarını yıkadı sonradan kesilecek o muhteşem ağaçların altında. Dedim ki Hakan hep sen bizi çekiyorsun, birlikte hemen hemen hiç fotoğrafımız yok çekelim şöyle güzel bir kare. Hiç sevmezdi fotoğraf çektirmeyi çekmeyi severdi. Ama ben gizli gizli çekerdim O' bu. Bakın saçları nasıl da pufidik olmuş. Canım benim. Nasıl da gülümsüyoruz, Sakine de var fotoğrafta. O da size haber ulaştıran can arkadaşımız. Bu fotoğraftan sadece birkaç saat sonra biz uykudayken ablukaya alıp çatır çatır kestiler o güzelim ağaçları. O sese tanık olduk orada. Ağaçların devrilirken çıkan sesi tarif edemem size. Birkaç saat önce şakıyan bütün kuşlar susmuştu. Dün gece yine nöbetteydik, bu sefer Hakan'dan iyi bir haber almak için. O çok kıymetli zar zor aldığı makinesiyle eve dönerken kaybolmuş, yol kenarında darp edilmiş halde bulunmuş şu an hastanede yaşam savaşı veriyor. O makinenin içinde en son Hatay Samandağ'da arazileri gasp edilen ağaçları kesilen toprağı için direnen köylülerin görüntüleri var. O makine polis tarafından kaç kere kırıldı, içindeki görüntüler kaç kere silindi, Hakan görüntüleri geri getirmek için kaç gün uğraştı anlatsam roman olur. Makinesini vermemek için eli kolu ayağı kaç kere sakatlandı kim bilir. Ben sadece 10-15 tanesine şahit oldum. O makineyi almak için Üsküdar Belediyesi Kültür Merkezi'nin bir odasında neler yapıldığını gözlerimle gördüm. Sonrası tamamı kadın olan protestocularla birlikte Hakan da göz altına alınmıştı. Sabah çıkınca doğru soluğu Manisa Çaldağı'nı yok eden Nikel madenini görmek için yola çıkan otobüslerde almıştık. Benim omuzum çıkık, Hakan'ın kafa göz mosmor. Anlatsam bin gün sürer de bitmez. Bir simidi bölüştük, 1 şişe suyu yudum yudum içtik. Hele Akbelen'de çok zorluk çektik. Ne diyeyim üzüntüm çok çok büyük. DİREN HAKAN! UMUDUM BÜYÜK! Zaten hep "bir umut" diye diye direnmedik mi bu hayatta kötülüğe!

Özlem ÇakmanHakan Tosun ile birlikte. (facebook)

                   

Gazeteci

Kayıp gazeteci Hakan Tosun’un yoğun bakımda olduğu öğrenildi

2 gündür kayıp olan gazeteci ve aktivist Hakan Tosun’un darp edilip hastaneye kaldırıldığı ve beyin kanaması nedeniyle yoğun bakımda tedavi gördüğü öğrenildi.

 TOSUN İÇİN HASTANE ÖNÜNE ÇAĞRI

Bergama’dan Kazdağları’na, Samandağ’dan Akbelen’e kadar birçok direnişi belgeselleştiren Hakan Tosun için tedavi gördüğü Çam Sakura Devlet Hastanesi Acil bölümü önüne bugün saat 14:00'e dayanışma çağrısı yapıldı.

                    

11 Ekim 2025 Cumartesi

Manifold:


Bir Kaybın Ardından Aile Arşiviyle Karşılaşmak*

Herkes işini gücünü bırakıp salona geldi. Fotoğraflar elden ele dolaşırken biz de havada uçuşan “Bu kim?”, “Burası neresi?”, “Bu ne zaman çekilmiş?” sorularıyla babaannemin fotoğraflarında dolaşmaya başladık.2 Babaannemin salonunda fiziksel bir aradalığın ötesinde ailenin farklı jenerasyonlarının düşünsel bir zeminde de ortaklaşmasını mümkün kılan bu süreç, fotoğraflar üzerinden bir hafıza aktarımına dönüşmeye başladı. Anlatılanlar bazılarımız için tazelenen anılarken, bazılarımız için yepyeni hikâyelerdi. 
 

Ekim 2025



8 Ekim 2025 Çarşamba

BKM Zonguldak


Fatih Akın'dan yeni film 'Amrum':

  
 Fatih Akın'dan yeni film 'Amrum': Vizyona girmeden birçok ülkeye satıldı

 Akın, yeni filminde 12 yaşındaki Nanning’in 2’nci Dünya Savaşı sırasında yaşadıklarını anlatıyor.