"Yalnız sansürcülerin hayal gücünü aşmayan şeyler sansür edilebilir" Andrzej Wajda (Sinema ve Ben)

25 Kasım 2025 Salı

Zonguldak / ZFD

“Söyleşi & Kitap Tanıtımı: Fotoğrafın Sırtındaki Kambur: 12 Eylül"
Türkiye'nin kuruluşundan bu yana yaşadığı toplumsal ve siyasal dönüşümlerin sanata, kültüre yansımaları olurken bu süreçte fotoğrafın rolü neydi? 
Kitaba da değerli katkılarını koyan dönemin önemli tanığı İbrahim Akyürek ile birlikte Zonguldak Fotoğraf Derneği'ndeki söyleşimizde, 1980'in fotoğrafta bir kırılma tarihi olmasının nedenlerini ve sonuçlarını konuşurken memleketin yakın tarihine fotoğraf ve siyaset üzerinden bir yolculuk yapacağız.
 
Bu önemli buluşmada sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız.

‘Evrenin yeni efendileri’

‘Evrenin yeni efendileri’

Bugün demiryollarının veya otomotivin 20. yüzyıldaki rolüne benzer bir konuma sahip OpenAI, Palantir veya büyük bulut şirketlerinin altyapıları o kadar büyük, pahalı ve stratejik ki buradaki sermayenin birikimi piyasa güçlerine bırakılamıyor. Piyasaların kaldıramayacağı hızda mali kaynak emen yapay zekâ firmaları, jeopolitik anlatının merkezine de yerleşmiş durumdalar. ABD, “yarının teknolojilerini kazanmak için” devasa yatırımlar yapmak zorunda derken CFR raporu bunu açıkça ortaya koyuyor. Teknoloji şirketleri, ulusal güvenlik bürokrasisi ve büyük finans kapital birleşerek Amerikan kapitalizminin yeni hegemonik blokunu inşa ediyorlar.

Bu blokun sürücü gücü ise 2025 yılının ilk yarısında ekonomik büyüme oranının yüzde 92’sini (teknoloji sektörünün büyüme hızını çıkarınca ABD GSH büyüme hızı yüzde 0.1 düzeyine geriliyor), borsadaki artışın yüzde 80’ini sağlayan teknoloji şirketleridir. Yalnızca NVIDIA’nın veri merkezi segmenti, finans devlerinin toplamından daha yüksek piyasa değerine ulaşmış.

Teknoloji sermayesinin altyapısal erişiminin genişliği onu önceki hegemonik fraksiyonlardan ayırıyor. Diğer sektörlerin çalıştığı araçları, kullandığı verileri toplayan bu sektörün elindeki sosyal medya, elektronik ticaret platformları iletişimi, ticareti, araştırmayı, yönetişimi, lojistiği ve giderek ilerleyen ölçüde insanların siyasi kültürel tercihlerini, değerlerini, savaşma dinamiklerini belirliyor. Hiçbir önceki sınıf fraksiyonu toplumsal yaşama, kültüre ve devlet stratejisine bu kadar derinlemesine ve aynı anda nüfuz etmemişti.
  
Ergin Yıldızoğlu   Cumhuriyet

                              

 

20 Kasım 2025 Perşembe

ADANA


19 KASIM 1995... 13 KARE...
Kapadokya'ya fotoğraf çekmek için giderken geçirdiğimiz trafik kazasında, 13 arkadaşımızı kaybettik. Kaybettiğimiz kişi sayısı 13 idi ama o kadar sevilen kişilerdiler ki kentin neredeyse her evinden bir tanıdık eksilmişti.
Kazanın olduğu Pozantı da o zamanlar bir hastanenin olmaması kayıpların çoğalmasının nedenlerinden biriydi.  
Bu yüzden ertesi yıl Pozantı'ya bir trafik hastanesi açılması için kampanya başlatmıştık. Bir araç konvoyu yaparak kaza yerine kadar gitmiş ve oraya tehlikeyi işaretleyen bir levha bırakmıştık. 
1998 yılında da onların anısına, sanatın değişik dallarını kapsayan bir festival yapmaya karar verip, yönetiminde olduğum ALTINKOZA'yı ve başkanı olduğum AFAD'ı bir araya getirmiş, ULUSLARARASI 13 KARE FESTİVALİ'ni başlatmıştık. 
İsim babası da olduğum festivalin tam 15 yıl küratörlüğünü yaptım. Bando ve fener alayları eşliğinde; valinin, belediye başkanlarının ve sanatçıların katıldığı SEVGİ YÜRÜYÜŞÜ ile başlayan, dünyadan ve Türkiye'den çok önemli sanatçıların davet edildiği bir festival oldu 13 Kare... Kimleri misafir ettik bir bilseniz! 
13 Kare kentte öyle bir etki yarattı ki, ara verilmiş Altınkoza film festivalini de canlandırdı. Belediye sanatın gücünü hissedince, Adanalı sanat kurumlarının yıla yayılan tüm etkinliklerini desteklemeye başladı. Adana Sanat Konseyi kuruldu. Adana festivaller kenti haline geldi. Çok sayıda sanat galerisi, müze ve Abidin Dino Sanat Park'ı açıldı. Kente heykeller konulmaya başlandı. Adana'yı anlatan kitaplar yazıldı. Tarihi Kız Lisesi Binası sanat merkezi haline getirildi. Tarihi binaların restorasyonu bilinci oluştu, ilk restore edilen binalardan biri Türkiye'nin ilk sinema müzesi olarak düzenlendi. Kültür merkezi olan Kız Lisesi Binası'nda Mehmet Baltacı Fotograf Müzesi açıldı.Aynı yerde binden fazla kitabın, 1918 yılından beri Adana'da yayınlanan tüm gazetelerin digitallerinin olduğu kent araştırma alanı yaratıldı. 
Bugün bunların hiç biri yok. 
13 Kare Festivali üzgünüm ki değişen belediye yönetimi ile bazı fotografçıların işbirliği sayesinde iğdiş edildi.  
Neyse ki AFAD'ın şimdiki yönetimi bunu yaşatmaya çalışıyor. Kendilerini kutluyorum. Ama eski görkemine ulaşmak için çok yol almaları gerekli. 
Tarihi Kız Lisesi binası halka kapatıldı, biz orayı kültür ve araştırma merkezi haline getirirken ilgilerini aldığımız Adanalılar buna sessiz.
Binadaki Adana kütüphanesinin kitapları, gazete arşivi nereye gitti bilinmez. Neyse ki gazete arşivinin bir kopyası da bendeydi.
O zaman var olan, Sabancı, 75.yıl, Kız Lisesi, AÇS, Maliye Sanat Evi galerilerinin artık hiçbiri yok. 
Sanat konseyi de artık yok. 
Dolayısıyla sanat kurumlarının yıl içine yayılan etkinliklerini, belediyelerin desteklemesi hayal bile değil. 
Sanat Konseyi ile birlikte, STK ve sanat kurumlarının kendi aralarındaki dayanışma da ortadan kalktı. Bunu birbirleriyle çakışan cılız etkinliklerden anlayabiliyoruz. 
Kısaca 30 yıl önce kaybettiğimiz değerli arkadaşlarımızı öldürmemeye çalıştık ama... Üzgünüm ki geldiğimiz noktada yenildik. 
Işıklar içinde uyuyun arkadaşlarım. 
(Paylaşımdaki eski afişlerin üzerlerindeki logoları incelediğinizde, 13 Kare Festivali'ni kaç kuruluşun işbirliğiyle yaptığımızı, google'la 13 Kare yazdığınızda festivale katılan sanatçıların çeşitliliğini görebilirsiniz)  
Haluk Uygur facebook

                            

2025


 

Birgün:

 

İstifa kültürünün anatomisi: Suçlu kim?


 HESAP VEREBİLİRLİĞİN SESSİZ VAKARI

2023 yılında Yunanistan’da, Tempi yakınlarında iki tren çarpıştı; elli yedi kişi hayatını kaybetti. Olayın ardından Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis, kaza yerini ziyaret ettikten sonra istifasını açıkladı ve açıklamasında şu sözleri kullandı: “Bu acının kelimelerle ifade edilmesi mümkün değil.”

Karamanlis doğrudan bir hatası olmamasına rağmen, sistemin çöküşü karşısında ahlaki ve siyasi sorumluluk üstlendi. Onun istifası, bir suçun itirafı değil, bir onur beyanıydı. Bu, bir arınma eylemiydi — kendi döneminde bir şeylerin yanlış gittiğini kabul etmek ve kamu güvenini mazeretlerle değil, alçakgönüllülükle yeniden inşa etme iradesiydi.

“Tempi’deki demiryolu faciasının yaşandığı yerden yeni döndüm. Bu acı tarif edilemez. 

 RAY KIRILDIĞINDA

Cezai sorumluluk mahkemelerin alanına aittir; politik ve ahlaki sorumluluk ise yönetişimin vicdanına. Bir ülkede devlet özür diler; diğerinde açıklama yapar. Birinde bakanın gidişi güven tazeler; diğerinde kalışı güveni kemirir. Trenler her yerde raydan çıkabilir, sistemler tökezleyebilir — ama asıl fark, bundan sonra ne olduğundadır. Raylar onarılır, onur korunur. Fakat yetkililer sorumluluk almayı reddettiğinde — ya da biri aldığında istifası reddedildiğinde — sessiz bir inkarın içinde, bir ulusun ahlaki altyapısı, raylardan çok daha derin bir biçimde çöker. 

Ümit Kartoğlu   Birgün 

                                  

17 Kasım 2025 Pazartesi

Emrediyorum

  

Emrediyorum barışın

MUHABBETLER GIRLA

Bir yandan da birbirlerine “aba altından sopa göstermeye, “şu olmazsa, bu yapılmazsa güçlerimi salarım üstünüze” demeye devam ediyorlar. Kendi güçlerine ne kadar güveniyorlarsa birbirlerine de o kadar güvenmiyorlar galiba. Bir yıldır öldürtmeye ara verdiler, sadece konuşuyorlar, sembolik jestler yapıyorlar, tatlı sözlerle birbirlerinin gururunu okşuyorlar. Birbirlerine hiç güvenmediklerinin en güçlü kanıtı birbirlerini güzellemelerindeki ölçüsüzlükleri. Kurucu önder, bilge, devlet terbiyesi, devlet adamı, zarafet, kibarlık, karşılıklı davetler, ulaklarla gönderilen selam ve muhabbetler gırla gidiyor.

           

NİYE KIRDIRDINIZ?

“İyi ama sen demiyor muydun, o senin düşmanın, git öldür diye; madem kardeştik bize niye birbirimizi öldürttün?” Madem konuşarak da çözülebilirdi, niye birbirimize kırdırdınız bizi?

Güney Afrika’da uygulanan “hakikat komisyonları”, “apartheid rejiminin” zalimliklerine maruz kalanlarda daha da derin yaralar açtı. Hakikat komisyonlarında teröre maruz kalanlar işkencecilerinin önünde “kendilerine yapılanları” anlatıyorlardı. Bu anlatıların işkencecileri pek etkilemediği, tersine anlatanı daha da örselediği görüldü.

Birbirine düşman edilenlerin barışabilmesinin yolu, saldırtılanların başlarına gelenleri anlatmalarıyla değil saldırtanların “suçlarını itiraf etmeleriyle ve bedelini ödemeleriyle” mümkün olabilir. Bu itiraf da “emir kuluydum, emredildi yaptım” falan demekle bitmez. Emir kulları değil, emredenler bu suçu neden ve nasıl işlediklerini, başka yollar mümkünken neden terörü seçtiklerini itiraf etmeliler ve bedelini ödemeliler.

Güzellemeye değil, affedilmeye ihtiyaçları var ve affetmemizi bize emretmemeliler, hak etmeliler. “Biz” zaten öldürmek istemiyorduk ki…     

 SELÇUK CANDANSAYAR     Birgün

                     

15 Kasım 2025 Cumartesi

Bir söz var: “Vahim bir olayda herkes suçlu değildir elbette; ama


Bıçak sırtında!

Hatıralar unutmamak, unutturmamak içinse bir manası var. 20 askerin bir kargo uçağına doldurulduktan sonra “şehit” düşmesini “kahramanlık”la açıklarsanız, unutur gidersiniz. Bunu ihtimallerden ihmallere gidip gelen bir kararlılıkla unutmamak lazım.

“Ateş düştüğü yeri yakar” mevsimleri çoktan geçti, bitti. Atölyelerdeki kadınlar, madenlerdeki işçiler, sokaktaki çocuklar ve gençler, kumpir-midye yiyen minikler, evlerdeki eşler, kargolanan askerler hep aynı ateşin kenarında, içinde. Hayat tam “bıçak sırtı” değil mi! Ne zaman kimi parçalayacağı belirsiz.

Bir söz var: “Vahim bir olayda herkes suçlu değildir elbette; ama herkes sorumludur!” Siyasetten cinayete, kazadan ezaya, uçaktan sokağa kadar sanki öyle!  

 UMUR TALU   T24  

                                       

14 Kasım 2025 Cuma

13 Kasım 2025 Perşembe

bizzat Erdoğan tarafından –hadi ‘tartaklanarak’....

 Sansür Karar'lı

Akif Beki’nin o işten bizzat Erdoğan tarafından –hadi ‘tartaklanarak’ diyelim– kovulduğunu duymuştuk. Akif Beki sonra gazeteciliğe döndü. Dönsün de hiçbir şey olmamış gibi dönmesine ne demeli! Akif Beki başbakanlık basın danışmanlığındaki tecrübesini bir şekilde anlatmalıydı, anlatmalı. Hiçbir şeye, kimseye olmasa da genç gazetecilere borcu var. Genç gazetecilerin ibret alacağı bir tecrübeye sahip Akif Beki, bu borcu ödemeli. Nasıl düşünüyordu, gazetelere ya da tv kanallarına sansür talimatları verirken, nasıl meşrulaştırıyordu bunu, yaptıklarının doğru olduğunu mu düşünüyor hala, o talimatlara uyan gazeteciler hakkında şimdi ne düşünüyor, şimdi bu sansür işini yapanlar hakkında ne düşünüyor, iktidarların medyaya talimatlar vermesi konusunda ne düşünüyor..?

Beki anlatmadı, peki niye kimse sormadı? Beraber program yaptığı gazeteciler var Halk TV’de mesela, hiç sormadılar mı çay içerken falan. Üstelik geçenlerde iyi bir vesile de çıkmıştı. Faruk Bildirici, bir yurtdışı gezisi dönüşünde Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan’a sorulacak soruların gazetecilerin eline tutuşturulduğunu ortaya çıkarmıştı. İşte o zaman Akif Beki’ye sorulabilirdi: Senin zamanında nasıl oluyordu bu işler, şimdi bakınca nasıl bir aşamaya geldiğini düşünüyorsun bu uygulamanın?
Mustafa Alp Dağıstanlı   Diken

                                       

ve Trump

BBC ve Trump belgeseli krizi: Nesnelliğin çöküşü hakikatin yeniden tanımı

BBC olayı bize gazeteciliğin artık sadece gerçeği bulmak değil, onu bozmayacak biçimde anlatma sorumluluğu da olduğunu hatırlattı. Bir cümlenin sırasını değiştirmek bile hakikate duyulan güveni sarsıyor.

Dijital çağın yeni gazetecilik ilkesini şöyle özetlesek yanlış olmaz: “Hız iyidir, şeffaflık daha iyidir, dürüstlük ise vazgeçilmezdir.”

BBC’nin krizi, medya etiği, hesap verebilirlik ve kamu güveni açısından derslerle dolu bir vaka olarak uzun süre tartışılmaya devam edecek.   YASEMİN İNCEOĞLU   Birgün


HABERİN YERİNE YORUM: ALGORİTMA KISKACINDA YAYINCILIK


Camdan Sığınak YouTube

YouTube sığınağında çoğu gazeteci tek başına ya da küçük ekiplerle çalışıyor. Kameranın, mikrofonun ve algoritmanın karşısındalar. Eskinin ekran yüzleri, birkaç “yıldız” isim dışında, bugün kendi kanallarının hem muhabiri hem editörü hem de pazarlamacısı. Görünürde bağımsızlar, ama bu bağımsızlık platformun “oyun kurallarıyla” sınırlı.

Görüşme yaptığımız gazeteciler bu yeni çelişkiyi net biçimde dile getiriyor:
 
Bir yandan politik baskıya boyun eğen patronlardan kurtulmanın özgürlüğü, öte yandan YouTube’un kural setlerinin kuşatması... Çünkü bu platform sadece bir mecra değil, aynı zamanda algoritmik bir rejim. Görünür olmanın bedeli, sistemin istediği biçimde içerik üretmek.

“Algoritmanın sevdiği birine dönüşüyorsun,” diyor bir gazeteci. Artık kendi kanalının “tık” reytinginden sorumlu. Dijital ortamda hayatta kalmak, algoritmanın beğenisine göre de şekil almak demek.  CAN ERTUNA   Birgün

12 Kasım 2025 Çarşamba

Sergi Odası

67sergi@gmail.com

https://galeri67.blogspot.com/


Sergi / Zonguldak

35 Yıl Öncesine Yolculuk: Karaelmas Maden İşçileri Sergisi 

Ahmet Tokyay, Alaaddin Kara ve İbrahim Akyürek'in 'Karaelmas Maden İşçileri' başlıklı fotoğraf sergisi Zonguldak'ta açılıyor.

20. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali'ne (Zonguldak) paralel düzenlenen sergi 17-23 Kasım 2025 tarihlerinde Belediye Kültür Merkezi'nde (BKM) açık kalacak.
 
Sergi, maden işçilerinin üretim koşullarından büyük madenci grevi ve yürüyüşüne; kent sakinlerinin kömür atıklarını topladığı Balkayası'ndan kentin arka yüzünü oluşturan şahıs ve şirket ocaklarına uzanan elli fotoğraftan oluşuyor.

Sergi Odası görsel arşivinin parçası olan sergi, Karaelmas Kömür Havzası Maden İşçilerinin 90/91 uzun grevinin 35. yılı nedeniyle ayrı bir önem kazanıyor. 

Bilindiği gibi 30 Kasım 1990 tarihinde Genel Maden İş Sendikasında (GMİS) örgütlü olan maden işçileri Gelik ocağında greve çıkmıştı.






 

11 Kasım 2025 Salı

BKM - Zonguldak

Veda

      
Paul Virilio’yla Söyleşi: 
Kelimeler Değil, Görüntüler

 

Ukrayna savaşında Musk nüfuz yaratabilmek için...



Dijital bağımsızlık neden önemli


Kaygılandırıcı olan yalnızca istenmeyen teknolojik arızaların artması değil ayrıca dijital varlıkların jeopolitik amaçlar için uluslararası çapta silahlaştırılması. 2019 yılında Adobe Venezuela’ya Photoshop programını sağlamayı ABD ambargolarıyla uyum çerçevesinde bıraktı, Ukrayna savaşında Musk nüfuz yaratabilmek için Starlink’e Kievli birliklerin erişebilmesini sağladı. Daha yakın bir dönemde, Microsoft’un Amerikan ambargolarına uymak için ceza mahkemesi savcısı Karim Khan’ın email bağlantısını kestiği iddia edildi. Her ne kadar Microsoft hizmetleri kestiğini reddetse de olayın hemen ardından şirket Avrupa hükümetleri ve Avrupa Komisyonu ile anlaşmalarına, herhangi bir hükümet bulut hizmetlerini durdurma ya da kapatma kararı alırsa yasal süreç başlatacağına dair bağlayıcı hüküm ekledi.  BİRGÜN


 

10 Kasım 2025 Pazartesi

BKM - Zonguldak

 20. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali 
paralelinde ...


Karaelmas Gazeteciler Derneği / Zonguldak


 
Gazetecilere Türk dili ve imla kuralları eğitimi
Karaelmas Gazeteciler Derneği öncülüğünde, gazetecilere yönelik “Türk Dili ve İmla Kuralları” eğitimi düzenlenecek. Eğitimin ardından katılımcı gazeteciler için mangal etkinliği düzenlenecek.
Eğitmen Aynur Muslu tarafından verilecek eğitim, 14 Kasım Cuma günü saat 16.00’da Zonguldak Sergi Odası Salonu’nda gerçekleştirilecek.
Son dönemlerde haber metinlerinde artan imla ve yazım hatalarına dikkat çekmek, doğru Türkçe kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla düzenlenen etkinlikte Muslu, dilin doğru ve etkili kullanımına ilişkin önemli bilgiler paylaşacak.  AYNUR MUSLU KİMDİR? 

 

9 Kasım 2025 Pazar

Kdz. Ereğli

Ayvalık

 Ömercan Şamlı’nın izinde 
Ayvalık’ta açılan mekân genç yaşta kaybedilen fotoğraf ve belgesel sanatçısı Mercan’ın bıraktığı mirası sırtlanıyor. Mercanev, fotoğraf sanatçısı ve belgeselci Ömercan Şamlı’nın anısını yaşatmak amacıyla Ayvalık’ta kapılarını açtı.



Sokaklar onun eviydi, nerede bir sokak eylemi, hak arama mücadelesi var, hemen makinesiyle o kalabalığı fotoğraflardı.
 
Eylem olmasına da gerek yok, “Yorgunlar” serisinde sokak bankında, metroda, otobüste ya boylu boyunca uzanmış ya da uyuyakalmış insanları da fotoğrafladı. Görüldüğü üzere kayda aldığı konular genelde ana akıma hitap etmiyordu. Onun derdi insanlaydı. Ayvalık’ta tadilatına elinin emeği değen Mercanev de bunun bir örneği olacaktı.



Mercan’ın sosyal bir ev projesi olarak hayal ettiği mekânda atölyeler yapılacaktı, sanat üretimleri izleyiciyle buluşacak ve tartışılacaktı. Kütüphanesiyle, karanlık odasıyla, avlusuyla Ayvalıklıların yaşamına değer katacaktı. Mercanev öyle de oldu. Eylül ayında açıldığından bugüne tüm bu hayaller gerçeğe dönüyor. Ancak geçen yıl aralık ayında henüz 35 yaşındayken geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Bıraktığı miras ise ailesi ve onu sevenler tarafından sürdürülüyor.
 
Ayvalık Zekibey Mahallesi’nde yer alan Mercanev, Mercan’ın analog çekimlerinden oluşan “Yorgunlar” serisinden ve diğer fotoğraflarından oluşan bir sergiyle açılmıştı. Ama yıl boyunca farklı sergilere ev sahipliği yapacak.

Mercan Ev’in kütüphanesi, sinema, video ve fotoğraf üzerine çalışan herkesin kullanımına açık. Koleksiyonu büyütmek amacıyla bu alanlara ilişkin kitap bağışları kabul ediliyor. Bağış ve iletişim için: @mercanevayvalik (Instagram). Mercan’ın video seçkisi için: vimeo.com/distile. 

                                


8 Kasım 2025 Cumartesi

2025 Kasım


44 kültür-sanat kurumu, ayrımcı ...

“11. Yargı Paketi, sansür politikalarına da yasal zemin hazırlıyor”

Aralarında sinema dernekleri, tiyatro toplulukları, gazetecilik inisiyatifleri ve sendikaların bulunduğu 44 kültür-sanat kurumu, ayrımcı 11. Yargı Paketi’ne karşı ortak bir açıklama yayımladı.

Açıklamada, paketin “genel ahlâk” ve “biyolojik cinsiyet” gibi muğlak ifadelerle LGBTİ+’ı olduğu kadar ifade ve sanat özgürlüğünü de hedef aldığı vurgulandı.

                      

11 Kasım Salı 17.45 / Zonguldak


Yön: Ahmet Uluçay